Voleybol Plus

Zeynep Seda Uslu: Zihnin ve bedenin bütünlüğü beraber desteklenmeli

Sözcü HaftaSonu, Zeynep Seda Uslu’yu konuk ediyor. Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe dışında Eczacıbaşı ile VakıfBank formaları giyen, 20 yıllık kariyerine şampiyonluklar, kupalar, ödüller ve nice anılar sığdırmış bir kadın voleybolcu. Şimdi sporcuların mental gücüyle ilgileniyor.

Son dönemde bunu Naomi Osaka ve Simone Biles ile gördük. Osaka, psikolojik sorunları nedeniyle turnuvalardan çekildi. Biles, mental sorunlar sebebiyle olimpiyatlarda favori olduğu pek çok yarışa katılmadı. Uslu ile hem spordaki özel anlarını hem de yeni kariyerini konuştuk.

  • Zeynep Seda Uslu’yu tanıyabilir miyiz?

1983’te İstanbul’da doğdum. İlkokulu ve ortaokulu Bursa’da okudum, lisede İstanbul’a Güneş Sigorta altyapısına geldim. Bir sene sonrasında hem Milli Takım’a hem de A Takım’a çıkarak profesyonel voleybol yaşantıma başladım. Boğaziçi Üniversitesi mezunuyum. 1999-2019 yılları arasında Sultanlar Ligi’nde birçok lig ve kupa şampiyonlukları, Avrupa’da da her kategoride şampiyonluk ve madalya kazanan ekiplerde yer aldım.

“KADIN OLMAK ZOR”

  • Şu anda ne yapıyorsun? Planlarını anlatır mısın…

Mindfulness Koçluğu ve Mindful Sporcu Eğitmenliği yapmaktayım. Geçen sezon da Aydın Büyükşehir Belediyesi Kadın Voleybol Takımı’yla bu kapsamda çalıştım. Aynı zamanda yoga eğitmeni ve fonksiyonel tıp sağlık koçuyum. Çalıştığım gruplara ve bireylere zihin-beden bütünlüğü içinde yaklaşmaya önem veriyorum. Sporda zihinsel antrenmanın gelişeceğine inanıyorum, bu nedenle sporda zihinsel performans danışmanlığına doğru bir yol çizmeyi hedefliyorum. Ayrıca ‘Athletic Wellbeing’ yani sporcunun esenliği üzerine de bir projem
var. Çünkü zihnin ve bedenin bütünlüğünü beraber desteklemek istiyorum. Yoga ve fonksiyonel tıp yaklaşımı da buna dahil elbette.

  • Voleybolun Türkiye’de veya dünyada yeteri kadar ilgi gördüğünü düşünüyor musun?

Ülkemiz ve tüm dünya ataerkil bir düzen ile yönetiliyor. Dolayısıyla gösterilen ilgi hâlâ ‘kadın’ olarak sporda başarılı olmamız gibi sığ bir konu üzerinden dönüyor. Halbuki sahadakinin cinsiyetinden bağımsız bir sporcu olarak görülmesi ve başarısına göre ilgi gösterilmesini tercih ederdim. Bu kadar büyük başarıya istikrarla sahip bir takım sporuna elbette daha fazla ilgiyi hem medyanın hem de halkın göstermesini dilerdim. Türkiye’de kadın olmak zor…

  • Voleybolcu olmasaydın ne olurdun?

Uluslararası Ticaret bölümü mezunuyum, herhalde kurumsal hayatta bu alanda çalışırdım bir süre. Şimdiki aklımla tekrar başlasam fizyoterapi ya da psikoloji bölümünü isterdim.

  • 20 yıllık kariyer ve voleybolu bıraktın. Hayatında neler değişti?

Voleybol kadar keyif alacağım şeyleri keşfetmek istedim. Yoga ve mindfulness, spor kariyerimin son yıllarında hayatıma girmişti zaten. Onlarda uzmanlaşmak istedim ve doğru tercihler yapmışım diyorum şu an. Voleybol oynadığım kadar yüksek bir fiziksel tempom yok ama bu sayede kalan enerjimi yaptığım çalışmalarda derinleşmeye, kendi diğer güçlü taraflarımı keşfetmeye harcayabiliyorum.

“HEPSİ BİRBİRİNDEN ÖZEL”

  • Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’da oynadın. Hangisi özeldi desem?

Hepsi çok büyük kulüpler ve organizasyonlar. Her biri özgün bir kültüre sahip, özel diye ayırt etmek haksızlık olur. Seyircili takımlarda forma giymek çok keyifli ama bir o kadar da sorumluluk yüklüyor. Kesinlikle bir sporcuya çok kıymetli duygular yaşatıyor diyebilirim. Çok kulüp değiştirdim gibi gözüküyor ama özellikle yapmadım; olaylar öyle gelişti. Hepsinde çok özel anılarım var.

  • Ev işleri, yemek yapmak?

Keyif alarak mutfakta zaman geçiren ve yemek yapan, onları paylaşmaktan da mutluluk duyan biriyim.

  • Pasör oynamanın avantajları ve dezavantajları neler?

Pasör olmak diğer pozisyonlara göre daha uzun zaman alıyor çünkü oyun görüşü ve tecrübeyle oyun kalitesi yükseliyor. O nedenle başlarda çok sabır gerekli. Ayrıca saha içinde kararları veren ama yalnız da kalınılan bir mevki. ‘En iyi pasör ölü pasör’ demiş büyüklerimiz. Boşa değil çünkü oyun tercihini herkese beğendirmek çok zor. Ama neticede kazanıyorsanız iyi kabul edilebilirsiniz. Lider özellikleriniz varsa onları sergilemek için çok fırsat sunuyor. Tecrübeyle de güzelleştiği için yaş ilerleyince her şey daha keyifli hale geliyor.

“NEFRET KELİMESİNİ SEVMEM”

“En çok seyahat etmekten ve doyurucu sohbetlerden hoşlanıyorum. Böylece yeni şeyler öğrendiğimi ve bağ kurduğumu hissediyorum. Bu hissi seviyorum. ‘Nefret’ kelimesinden pek hoşlanmıyorum. Güven vermeyen ortamlardan, insanlardan ve işlerden uzak duruyorum.”

İlgili Haberler

Ayça Ceyna Yavuz ve Burak Keptiğ çifti dünya evine girdi

admin

Tijana Boskovic: Bu sene bol kupalı, başarılarla dolu bir yıl olacak

admin

Tunç Afşar’dan teşekkür

admin

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul Ediyorum Devamını Oku...

Gizlilik & Çerez Politikası