TÜRK voleybolunun lokomotif takımlarından Eczacıbaşı VitrA, 50. yılını kutladığı sezona Dünya Şampiyonluğu’yla müthiş bir başlangıç yaptı. Türkiye’ye büyük bir gurur yaşatan takımın en tecrübeli ismi (Takımda 14. yılını geçiriyor) Gülden Kayalar Kuzubaşıoğlu ve kadronun en genci Hande Baladın (Henüz 19 yaşında), bu şampiyonluğun öyküsünü VATAN’a anlattılar:
GÜLDEN: “Dünya Şampiyonası, sezonun ilk turnuvası. İnanılmaz zor. Bütün maçlar çok sertti ama istediğimiz sonuca ulaştık. 50. yılımızda sezona böyle bir kupayla başlamak bizim için çok önemliydi. Böyle güzel bir turnuvada, güzel bir sonuçla ikinci kez dünya şampiyonu olduğumuz için mutluyuz ve gururluyuz.
Manila’da iklim biraz zordu. Yemek konusunda da çok zorlandık ancak bu tabii ki bütün takımlar için geçerli.
Final maçının final setinde 11-9 geri düşünce ‘Vallahi maç gidiyor herhalde’ dedim. Nasıl bu duruma getirdik diye de kendimi yedim, bitirdim.
Ama büyük maçlar hep zordur. Dünyanın en iyisini getirin, %100 kazanacak diye bir şey yok. Özellikle bayan voleybolunda.
Önemli olan geriden gelip öne geçmekti, başardık, bu da artık takım olduğumuzun göstergesiydi.”
HANDE: “Keşke 2 sene önce de burada olabilseydim. Eczacıbaşı VitrA ilk dünya şampiyonu olduğu zaman ben Sarıyer’deydim. Ancak bu sene bu takımda, bu başarının içinde bulunabildiğim için çok mutluyum. İnanılmaz zor bir turnuvaydı. Kısa bir sürede hazırlandık. Yeni gelen oyuncularımız vardı. Ama sonra bir şekilde hallettik. Çok mutluyum, çok büyük bir başarı elde ettik.
Aslında biz finalde VakıfBank ile oynayacağımızı düşünmüştük. Gönlümüzden de bu geçiyordu. Maalesef yarı finalde karşılaştık. VakıfBank da çok güçlü.
Biz kenarda yarı final ve final maçında ölüyorduk, neredeyse kalpten gidecektik. Özellikle Pomi maçında… Sayılara bile bakamıyordum. Arkamı dönüyordum, yere oturuyordum, o kadar heyecanlıydı ki!
Final setinde skor 11-9’ken de açıkçası yakalayabileceğimizi düşünüyordum. Neslihan Abla girdi oyuna, servise geldi. Çok emindim sayı alacağına. Neslihan Abla giden kupayı tutup çekti.”
GÜLDEN KUZUBAŞIOĞLU
‘Hande star olacak’
“Handemiz çok tatlı. Onu hepimiz çok seviyoruz. Çok genç bir yetenek ve ileride çok büyük bir star olacak. İnşallah sakatlık olmaz, şansı yaver gider. Öğrenmeye çok açık. Büyüklerine karşı çok saygılı. Onu çok seviyoruz. Takımımızın en genci, gözümüzün nuru.”
‘Abuk subuk toplar oldu’
“Pomi’yi grupta 3-0 yendikten sonra finalde bu kadar zor bir maç olacağını beklemiyorduk. Evet, kolay olmayacaktı. Biraz da şans meselesi, abuk subuk toplar oldu, çıkmayacak toplar çıktı, şans yanlarındaydı… Derken stres arttı ama çok normal.”
‘Biz ikinciliği başarı görmeyiz’
“Biz Eczacıbaşı olarak ikinciliği başarı görmüyoruz. Dolayısıyla bütün kulvarlarda söz sahibi olmak istiyoruz. İlk hedefimizi Dünya Şampiyonluğu ile gerçekleştirdik. Şimdiki hedefimiz Türkiye Ligi. Şampiyonlar Ligi’nde adım adım her maçı oynayarak daha iyi takım olmak istiyoruz. Hedefimiz bu, bütün kupaları kazanmak istiyoruz.”
‘Keşke 2 Türk final oynasaydık’
“Yarı finaldeki VakıfBank maçı erken finaldi. Keşke 2 Türk takımı finalde karşılaşsaydık. Kim iyi oynarsa, o kazanacaktı. Biz daha iyi oynadık ve finale yükseldik. Hep söylüyorum, böyle büyük bir turnuvada 2 Türk takımının olması da çok gurur verici.”
‘Caprara bizi iyi tanıyor’
Eski antrenörleri Giovanni Caprara’nın çalıştırdığı Pomi ile finalde karşılaşmalarının enteresan olduğunu belirtip “Kadrolarına göre gayet iyi başarı gösterdiler. Turnuvaya çok iyi başlamadılar ama her geçen maç daha iyiydiler. Biz finalde biraz stres yaptık. Caprara da kazanmak istedi. Bizi tanıyor, ona göre taktiklerini uyguladı. Çok zor oldu ama kazandık” şeklinde konuştu.
HANDE BALADIN
‘Yok böyle bir abla’
“GÜLDEN abla gibi bir abla yok diyebilirim. Her zaman, her şeyimize yardım etmeye çalışıyor, elinden ne geliyorsa yapıyor. Sürekli o pozitif düşüncesiyle bizi motive ediyor. Bu yüzden onu çok seviyorum.”
‘Tüm kupalara talibiz’
“50. yıl kulübümüz adına, bizim adımıza çok önemli. Türkiye Ligi ve Şampiyonlar Ligi her zaman hedefimizde zaten. Bu sene takımlar yine iyi kadrolar kurmuşlar Türkiye’de. Umarım güzel bir sezon olur, bu önemli yılda tüm kupalara talibiz.”
‘Allahım başımıza bir şey gelmesin’
“TURNUVANIN ilk maçını Pomi’yle oynadık. Kolay geçti bizim adımıza ama final maçı tabii ki atmosferi farklı. Pomi de saldıracaktı, biz de çok saldıracaktık. Biliyorduk finalin kolay geçmeyeceğini ama şöyle komik bir durum da oldu; soyunma odasına giderken bayraklar asılmıştı, bayraklar önceden sıralamaya göre asılmış, Türk bayrağı 1. sıradaydı, İtalya bayrağı 2. sıradaydı. Görünce ‘Allah’ım başımıza bir şey gelmesin’ diye düşündük.”
‘Türkiye’de yemek görsünler’
“MANILA’DA hayat çok zordu. %95 nem gördük, 30 dereceyi 50-60 derece gibi hissediyorsunuz. Antrenman yaptığımız yerde küçük klimalar vardı, onların yanına gidip nefes alabiliyorduk. Beslenme açısından da zordu. Turnuva Türkiye’de olsun da yemek görsünler!”
‘En iyi olmayı hedefliyorum’
“ELİMDEN geldiğince çok çalışıyorum. Sürekli ekstra antrenmanlar yapıyorum. Kendime hedef olarak en iyi olmayı koydum. Milli Takım’da yakalamak istediğim çok büyük hedeflerim var. Olimpiyatlara gitmek istiyorum.
Milli Takım’da şu an bir jenerasyon değişimi yaşanıyor, çok genç bir takımız. Bizler de Neslihan ablaların kazandığı başarılara ulaşmak istiyoruz.”
VATAN Gazetesi-Özel Röportaj/Murat YÜCEKÖK